11 Mart 2010 Perşembe

MartMersinAriKontrol%C3%BC


MartMersinAriKontrolü
Yükleyen metcet. - Komik hayvan videolarını izleyin.

3ErekAriGozluPetek


3ErekAriGozluPetek
Yükleyen metcet. - Diğer hayvan videolarına göz atın.

MartMersinAriBakimi


MartMersinAriBakimi
Yükleyen metcet. - Komik hayvan videolarını izleyin.

YalanciAna


YalanciAna
Yükleyen metcet. - Diğer hayvan videolarına göz atın.

YalanciAna

video_player_embed_code_text

Şubat ayında (14 Şubat) Mersin'e giderek, İhsan Say Hoca ile Mustafa Ünal'ın arılarını kontrol edip keklerini verip dönmüştük.

Bu kez (9/10 Mart) şurup verme ve diğer işlemler için, kendi özel aracımızla, gittik.

9 Mart Sabah saat 5.30'da arıların yanına varınca ilk işimiz bir ateş yakmak ve çadır kurmak oldu.


İlk seferde kurmuş olduğumuz çardağı depo niyetine kullandığımızdan bir çadır kurduk.

Mustafa Ünal, şeker işini hazırlayınca, hazırlanan şerbetin soğuması için bir saatlik mola verdik.

Molanın ardından çayı demleyip kahvaltıyı yaparken şerbetin kokusunu alan arılar da çevremizde dolaşmaya başladı.

Ancak hava kapalı ve rüzgarlı olduğu için biz, ağırdan alıyorduk. Bir süre sonra hareket başladı.

Rüzgar sol arkamızdan geldiği için biz en ön sıranın sağından kovan bakımına başladık. Hava yağmur havasıydı ve sık sık kapanıyor ve rüzgar artıyordu. Rüzgarın arttığı zamanlarda yavruların üşümemesi için çıtaları çıkarmadan tepesinden bakıyor, şerbetini verip ilacını yapıp kovanı kapatıyorduk.

Öğleden sonra rüzgar kesilip hava açınca kovanları tek tek kontrol şansımız da oldu.

Genel olarak arılar oldukça iyi durumda idiler. Ancak geçtiğimiz yıl Mayıs Ayında Ankara Gölbaşı'nda sele kapıldığı için zayıf kalan kovanlar, Ocak ayında da Mersin'de suya kapılıp suda yüzünce oldukça zayıflamışlar. Bu kovanların kendini toparlaması oldukça zor görünüyor.

Her şeye rağmen bu kovanlardan anaları güçlü olanları kovanı temizlemeye başlamış bile. Peteklerdeki nemi söküp temizleyerek yavru atan arı gördük.

Gün biterken Çarşamba sabahının şerbetini hazırladık. Karanlık çökünce arıların kovana girmesi bizim işimizi kolaylaştırdı. Gecenin karanlığında çalışabilmek için arabayı çardağın yanına çektik ve farları yaktık. Far ışığında şekeri kolayca hazırladık. Artık ikinci günün işini bekleyebilirdik...

Mustafa Ünal, telefonda konuşurken biz, sabah kurduğumuz çadıra girip uyku tulumuna girmemizle uyuduk bile..

Sabah ikinci gün kontrolünde, şerbetini tüketmeyen arıları özel olarak inceledik.

Örneğin 4 çıtalı bir kovanda arının biri birinci çıtanın iç yüzünde bir avuç kadar yer kapatmış, azıcık nüfusuyla yavrusunu büyütüyor... Yani şerbet tüketecek arı yok ama çalışıyor. Anayı kontrol ettik ana da genç görünüyor... Şerbetini tamamladık ve devam dedik...


Mustafa'nın kovanlarının birinde ana ölmüş, yalancı ana kovana yerleşmiş, bir çıtanın iki yanında erkek arı gözleri var, normal kapalı göz yok... Yani yalancı ana uzun süredir kovanda... Önce kovandaki petekleri çırpıp arıdan arındırıp yerine getirdik. Ardından boş petekleri petek ihtiyacı duyan kovanlara dağıttık. Yavrulu peteklerde, de petek gözlerini bozarak bal ihtiyacı olan arılara dağıtımı yapıp tamamladık.

Başka bir kovanda ana yaşlanmış, kanatlarından biri kırık, arılar bile anaya sahip çıkmaz hale gelmiş, ana kendi başına dolaşıyor. Kontrolde az bir miktar da olsa günlük yumurta görünce bu kovanı da olduğu gibi bırakıp işareti koyduk. Bir dahaki seferde yavrular bollaşınca ana memeli, kapalı yavrulu bir iki çıta verip kendi anasını kendine yaptırmayı planladık.

İki günlük çalışmanın ardından Ankara'ya döndük ama aklımız Mersin'de kaldı. Çünkü bu dönem arıların bakıma en çok ihtiyaç duyduğu dönem...